Anzer Balı Türkiye’de Rize’nin İkizdere ilçesi Anzer Yaylası adıyla isimlendirilen ve bir diğer adıyla Anzer Ballı köy yaylasına gelerek, Dünyada eşi emsali bulunmayan kır çiçek flora örtüsüne sahip olan İngiliz ve Alman botanikçilerin yaptığı araştırmalarda Anzer yaylasında binlerce çiçek çeşidi olduğu görülmüş, ancak bu çiçeklerin içerisinde bazı toksinlerin ( çiçek türleri ) en az 80, 90 tanesinin sadece Anzer yaylasına has endemik çiçek türü olduğu fark edilmiş ve bu endemik çiçeklerin özlerinden Kafkas arılarının topladığı bala dertlere deva hastalıklara şifa Dünyaca meşhur Anzer balı denmektedir.
Anzer Yaylası’nda Anzer balı hasatı Hava şartlarının etkisine, çayırların ( çimenlerin erken biçilmesine bağlı olarak Anzer balı üretim miktarı az ya da çok üretim olarak değişkenlik arz etmektedir. Anzer yaylası’ nda Anzer Balı üretimi çok az, ya da hiç olmadığı yıllar olmuştur. Anzer Yaylası’nda Anzerli arıcılar Mayısın ilk haftasından gelmeye başlayarak haziran ayının ortalarında kovanlarını Anzer yaylasına getirerek Ağustosun 15 ile 25 arasında üretim yapılabilmektedir kara kovan dediğimiz eski tip kovanlarda bu balı hobi maksadıyla yapmaktadır.
Anzer balının faydaları ve hangi hastalıklara iyi geldiği:
- Kanser tedavisi
- Kısırlık tedavisi
- Kalp hastalıkları
- Kolesterol
- Yaşlılık
- Yorgunluk
- Zayıflama
- Sivilceler ve deri
- Mide ağrıları, gaz, saç dökülmesi, hazımsızlık ve grip
- İdrar yolları enfeksiyonları, bağışıklık sistemi
- Artrit
Kanser Tedavisi: Japonya ve Avustralya’da yapılan bir araştırmada, mide ve kemik kanserleri üzerinde başarılı olmuştur. Hastalar günde bir kaşık bal ve bir kaşık tarçını bir ay süreyle günde üç defa almalıdır.
Kısırlık Tedavisi: Çin, Japon ve Uzakdoğu ülkelerinde, gebe kalamayan ve uterusunu kuvvetlendirmek isteyen kadınlar asırlardır toz tarçınla bal kullanmaktadırlar.
Kalp Hastalıkları: Bal ve tarçınla karışım yaparak sabah kahvaltıda alınması ile arterlerdeki kolesterolleri eriterek hastaları kalp krizinden korur. Bu uygulamayı düzenli yapan kişilerde solunum güçlüğü ortadan kalkacak ve kalp atışları kuvvetlenecektir.
Kolesterol: İki kaşık bal, üç tatlı kaşığı toz tarçın, 450 gr. demlenmiş çay içerisinde eritilerek içildiğinde kan kolesterol seviyesi 2 saat içerisinde %10 düşecektir.
Yaşlılık: Bal ve tarçınla hazırlanan çay, düzenli alındığında yaşlılık harabiyetini önler. 4 kaşık bal, 1 kaşık toz tarçın, 3 bardak su içerisinde kaynatılarak bir içecek hazırlanır. Günde 3 defa 1/4 bardak miktarında içilir. Deriyi diri, taze ve yumuşak tutar, yıpranmasını durdurur.
Yorgunluk: Araştırmayı yapan Dr. Milton, 1 bardak su içerisinde 1/2 kaşık bal ve biraz toz tarçının her gün kuşluk vakti ve vücut direncinin düşmeye başladığı takriben saat 15’te alındığında bir hafta içerisinde canlılığın arttığını tespit etmiştir.
Zayıflama: Bir bardak su içerisine eşit miktarda bal ve tarçın konup kaynatılır. Her gün kahvaltıdan yarım saat önce aç karnına ve yatmadan önce içilir. Düzenli uygulanırsa kilo verir, yüksek kalorili diyet alınsa bile vücutta yağın birikmesine engel olur.
Sivilceler ve Deri: 3 birim bal, 1 birim tarçın ile krem yapılır. Bu krem uykudan önce sivilceler üzerine sürülür. Sabahleyin ılık su ile yıkanır. Eğer 2 hafta süreyle her gün uygulanırsa sivilceleri kökünden çıkarır.
Mide ağrıları, Gaz, Saç dökülmesi, Hazımsızlık ve Grip: Bir kaşık ılıtılmış balı 1/4 tatlı kaşığı toz tarçın ile karıştırıp günde 3 defa yenir. Bu uygulama birçok kronik öksürük, soğuk algınlığı ve sinüslerin temizlenmesi için de geçerlidir.
İdrar yolları enfeksiyonları, Bağışıklık sistemi: Her gün kullanılan bal ve tarçın bağışıklık sistemini kuvvetlendirir ve vücudu bakteri ve virüs saldırılarına karşı korur. Araştırmacılara göre bal, birçok vitamin ve büyük miktarda demir içermektedir. Balın düzenli kullanılması, akyuvarlar içerisindeki bakteriler ve virüslerle savaşan, korpuskülleri de kuvvetlendirir.
Artrit: Kopenhag Üniversitesinde yapılan bir araştırmada; kahvaltıdan önce bir yemek kaşığı bal ve 1/2 çay kaşığı toz tarçını alan 200 hastadan 73’ü bir hafta içerisinde şifa bulmuşlar, geri kalan yürüyemeyen ve hareket edemeyen hastalar da bir ay içerisinde şifa bulmuşlardır.
0 Comments