Güneş ve Göz Sağlığı Dünyadan ortalama 1.496×1011 m uzaklıkta ve yaklaşık 1.392×109 m çapa sahip olan güneş, 10-8 cm den 10-4 mikrometreye kadar değişen dalga boylarında elektromanyetik radyasyon ışınları yayıyor. Dalga boylarına göre bu ışınlar, gama, X- Işınları, ultraviyole, görünür, kızıl ötesi ve radyo dalgaları olarak adlandırılıyor. Ultraviyole radyasyon, görünür ışıktan daha kısa dalga boyuna ve daha yüksek enerjiye sahip olan ışınlar. Bu ışınlar esas olarak sırası ile UV-A, UV-B ve UV-C olarak alt gruplara ayrılıyor. Bu ışınlar cilde ve göze nüfuz ederek, çeşitli cilt hastalıklarına, cilt kanserine ve göz hasarına yol açabiliyor.
Atmosferdeki ozon tabakası ultraviyole radyasyonun büyük kısmını emerek yer yüzeyine ulaşan ışın miktarında azalmaya neden oluyor. Bulutlu havalarda bu emilim daha da artıyor. UV ışık yeryüzünden de yansıtılıyor. Toprak ve çimen %1-5, su %3-13 arası yansıtırken kar %88’e kadar yansıma yapabiliyor. Yani, gölgede dahi UV ışınların zararlı etkilerine maruz kalma riski bulunuyor. Bu ışınlar göz sağlığı için oldukça büyük tehdit oluşturuyor.
Gözün yapısındaki belirli özellikler bu ışınlara karşı koruma sağlıyor. Gözlerin yerle- şim şekli, kemik yapısı, burun, kaş, yanaklar ve göz kapakları gözler için doğal koruma sağlıyor. Göze ulaşan UV ışınların büyük kısmı, kornea ve lens gibi gözün dış tabakalarında emiliyor ve ancak bir kısmı göz dibindeki retina tabakasına ulaşabiliyor. Şiiddetli UV ışınlarına uzun süreli maruz kalan kişilerde gözün dış tabakalarında hasar meydana geliyor. Gözünü korumadan kaynak yapanlarda ya da karda uzun süre yürüyen kişilerde görülen bu duruma “kar körlüğü” deniliyor.
Gözün dış tabakasında “keratit” denilen hasara yol açan bu durum oldukça ağrılı ve genellikle 8-12 saat içinde kendiliğinden iyileşiyor. Buna ek olarak, halk arasında et büyümesi diye bilinen “pterjiyum” (gözün beyazında görüşü engelleyen doku gelişmesi), ve katarakt oluşumuna yol açabiliyor. Ayrıca, uzun süreli UV ışınları gözün retina tabakasında da hasara yol açıyor. Güneşin bu olumsuz etkilerinden korunmak için, özellikle yaz aylarında 10:00-15:00 arasında mutlaka güneş gözlüğü kullanılması, güneşe çıplak gözle bakılmaması, mümkün oldukça gölgede durulması ve şapka kullanılması öneriliyor.
Bu önlemler sayesinde göze gelen UV ışınlarından %95 oranında korunmak mümkün olabiliyor. Çevreden yansıyan ışınlar da gözümüze zarar verdiği için, mümkün olduğunca geniş, yanları kapalı ve camında çizikleri olmayan güneş gözlüklerinin kullanılması gerekiyor.
Güneşten korunmanın en etkili yolu medikal gözlük kullanımıdır.
Güneş gözlüğü seçimi konusuna da değinen uzmanlar, UV filtreli camla nesnelere baktığımızda nesnenin asıl rengi fazla değişmiyorsa ve bunun yanında sertifikası varsa kaliteli bir cam sayılabileceğini ifade etti. Uzmanlar şunları söyledi: “Ultraviyole gözümüz tarafından görülmeyen bir dalga boyudur. Ultraviyole A daha uzun, Ultraviyole B daha kısa dalga boyudur ve kalıcı güneş yanıklarına sebep olabilir. Bu nedenle güneş gözlükleri bu dalga boylarını kesen, engelleyen yapıya sahip olmalıdır. Güneş gözlüklerinde kahverengi camlar yeşil ve fümeye oranla bu zararlı ışınları daha etkili keser. Güneş gözlüklerinde UV koruması yoksa göze fayda yerine zarar verecektir.”
0 Comments